Günümüzde iş dünyası liderliği,  yeri geldiğinde zirveye tırmanan bir grup dağcıyı organize eden tırmanış liderine, yeri geldiğinde ise fırtınaya yakalanmış bir tekneyi sağ salim limana getirmeyi amaçlayan bir kaptana benzetilerek tanımlanmaya çalışılıyor. Dünyaca ünlü orkestra şefi ve liderlik danışmanı Itay Talgam ise, yaklaşık 3 milyon kez izlenen TED konuşmasında, farklı bir bakış açısıyla iş dünyası liderliğini bir orkestra şefliğine benzetiyor. Orkestra şefliğinin geçmişi milattan önce yedi yüzlü yıllara kadar dayanmaktadır. Şefliğin doğasındaki mükemmel sır ise,  “elindeki çubuğu aşağı yukarı sallayarak”  yüzlerce müzisyeni yönetmesidir. İş dünyasındaki liderliğe eşsiz bir bakış açısı kazandırmayı amaçlayan Talgam’a göre;  orkestra şefi ile liderliğin temelinde yatan ilke, ekip üyeleri arasında yarattığı mükemmel “uyum”dur.  Başarılı bir lider olmanın anahtarı ise, etrafındaki insanları dinlemektir. 

İş dünyası gibi en iyi orkestralar da, güven ve liderlik üzerine inşa edilir. Gerçekten bir senfoni orkestrası, gerçek bir takım çalışması, işbirliği, disiplin, öğrenme, görev dağılımı ve yürütmede benzersiz bir liderlik örneğidir. Talgam’ın felsefesinden yola çıkarak,  iş dünyasındaki liderler için şirketlerin büyük bir konser salonu olduğunu söyleyebiliriz.  Her biri birbirinden farklı enstrüman çalan onlarca ekip üyesi. Ve çok farklı yeteneklere sahipler. Liderin vazifesi,  hepsini bir araya getirip, en uygun koşulları oluşturduktan sonra, bir orkestra şefi edasıyla ortaya harika bir armoni çıkarmaktır. Sonuçta iyi bir lider olmak, şirket vizyonun başarılı bir şekilde iletilmesi, ekip yapısında güvenin oluşturulması ve başarının elde edilebilmesi için doğru koşulların oluşturması ile ilgilidir. Lider kendinden emin, rahat tavırlarla ekip üyelerinin aynı performansı göstermesini ve uyum içerisinde hareket etmesini sağlamalıdır. Ekip üyelerine düşen görev ise,   enstrümanına hâkim olması ve liderini takip etmesidir. Her ekip üyesi tam olarak ne yapacağını bilmeli ve kuralları harfiyen yerine getirmelidir.    Bu da çok sayıda eğitim ve pratiğin yanı sıra net bir kurallar seti ile açıkça tanımlanmış bir çerçeveyi gerektirir. 

İyi yöneticiler liderlik eder ve iyi liderler yönetirler.  İyi bir lider kendi iradesini kabul ettirmek için korku yerine, insanları ikna etme yöntemini kullanır. Orkestra şefi otorite ve baskı unsuru olmaktan çok öte, sadece ihtiyaç olduğu için oradadır. Ve yaşanan problem sırasında, sorunu düzeltmek için sakin bir şekilde ekip üyesine işareti yeterlidir. Aslında şef,  büyük bir liderlik problemiyle karşı karşıyadır: Tek söz söylemeden kusursuz bir armoni yaratmak. Bu durumda başarılı olmanın sırrı,  liderin kendisini ve ekip üyelerini iyi tanımasından geçer. Bu nedenle liderlerin ilham vermesi, heyecan yaratması ve net bir vizyonun öncüsü olması gerekir. Ve başarılı bir lider geçmişteki hatalara odaklanmak yerine herkesin ileriye bakmasını sağlar.

Sonuç olarak, liderlik üzerine kitaplarda yer alan ve bilmeniz gereken her şeyi, bir orkestra provasında görmeniz mümkündür.  Liderlik bir hedef değil, bir yolculuktur.  Uygulanması ve ustalaşması gereken bir dizi beceri, tutum ve davranıştan ibarettir. Liderin vizyon sahibi olması ve ekip üyelerine şirket hedeflerinin ne olduğunu sürekli olarak hatırlatması gerekir. İyi bir lider, sonuçların esasen kendi yetkisine sahip olmak için ihtiyaç duyduğu kişiler tarafından elde edildiğini bilen kişidir. Kuşkusuz bu bilinç size, güçlü bir lider olarak şahane bir performans sergilemiş ekibin yanında, ayakta alkışlanma fırsatını sunabilir. 

Makalenin Sözü: "Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir."  Lev Nikolayeviç Tolstoy

İsmail Tekbaş
29 HAZİRAN 2018, CUMA

Alıntı: https://hbrturkiye.com/blog/orkestra-sefi-edasiyla-sirket-yonetmek

etiketler: